“SEÇİM AKADEMİSİ” Yayın Raporu: 02.05.2011

Konumuz:

“Partilerin ekonomi konulu vaatleri”

“2023 VURGULU, KİŞİ BAŞINA GELİR SÖZLERİ - VERGİ VAATLERİ - ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ ve BANKACILIK DÜZENLEMELERİ…”

Partilerin ekonomi konulu vaatleri 12 Haziran seçimi için Cumhuriyet’in 100. yılı vizyonunu da kapsıyor. CHP ve MHP, Ziraat Bankası ile Halk Bank’ın özelleştirilmesine karşı çıkıyor. AK Parti ‘Kararlılıkla devam edeceğiz’ diyor. Üç parti de halka istihdama dayalı büyüme sözü veriyor. Partilerin hedefleri yıllık 800 bin yeni iş. AK Parti’nin en büyük hedeflerinden biri de İstanbul’u bir finans merkezi haline getirmek…

Seçime girecek partiler; ekonomiden, yeni anayasaya, ‘Çılgın Proje’den, aile sigortasına kadar vatandaşa birçok somut söz verdi. Halk, proje bombardımanına tutuldu... Peki, partilerin beyannamelerinde yer alan vaatler ne kadar gerçek, ne kadar sıra dışı?

Gündemin yukarıdakiler gibi çok merak edilen sorularına

TRT TÜRK‘te siz izleyicilerimizin “Sosyal Medya” katkısıyla yanıt aranışı sürüyor,

Hem de bütün hızıyla!

Dün gece TRT TÜRK’te; (TSİ) 21:00’de Türkiye’nin önde gelen üç akademisyeni bu defa partilerin “Ekonomik vaatleri”ni değerlendirdi. İşte dün geceki hararetli seçim öncesi akademik analizlerin özeti...

Konuklarımız;

ü Prof. Dr. Mehmet Kaytaz – Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi
ü Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu - Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
ü Prof. Dr. Zafer Tunca – Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi

Zafer Elgin moderatörlüğünde hayli zengin bir akademik seçim vaatleri analizine imza attılar....

BU 2008 KRİZİNİ TAKİP EDEN İLK SEÇİM OLACAK!

Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, değerlendirmelerinde, tüm partilerin seçim vaatlerinde, Türk ekonomisi gerçekliğiyle bir kopukluk olduğunu tespit ettiğini söyledi. Bu durumu dünyanın konjonktürel gerçekliğiyle de bağdaştıramadığına ve 12 Haziran seçimlerinin 2008 krizini takip eden ilk seçim olmasına dikkat çekti.

Prof. Katırcıoğlu’ya göre, 40 gün kalan TBMM seçimlerine, iktisat paradigmasında önemli kırılmaların veya değişikliklerin başlangıcı olan bir kriz sonrasında giriliyor. Bunun yanında Türkiye’ye çok yakın coğrafyalarda (Tunus’la başlayan ve Libya’ya uzanan) yepyeni bir demokrasi talebinin ortaya çıktığının hesaba mutlaka katılması gerek.

Katırcıoğlu, Türkiye ekonomisin %4 büyüyen bir ekonomi olduğunu ve bunun üzerine çıkabilmek için, mevcut kaynakların arttırılarak yabancı tasarruflarla işbirliği yapmak gerektiğini dile getirdi. Ona göre Türk ekonomisi ancak böylece, dünya ekonomi ritmine uygun ve bütünleşik bir yapıya bürünebilir.

BÜYÜK RAKAMLI VAATLER OLUMLU!

Prof. Dr. Mehmet Kaytaz, değerlendirmelerinde, seçim vaatlerinin gün itibariyle yeterli olduğunu ancak gerçekliklerinin sorgulanması gerekliliğinin olduğunu söyledi. Vaatlere aracılık edecek önemli reform ve kaynaklarınsa çok dillendirilmediğinin dikkatte değer olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Kaytaz’a göre, seçime girecek bütün partilerin 2023 hedefi gözeterek, büyük rakamlarla açıklanan eylem planlarını vaatlerine taşımalarını olumlu ve yapıcı gördüğünü kaydetti. Yine de beyannamelerde yapılacağı taahhüt edilen hedeflerin pek çoğunun gerçekleşmesinin zor göründüğünü belirtti.

Kaytaz, Türkiye’nin %7-8 büyümesi için ülke çapındaki toplam tasarrufların da %30’lara yakın olması lâzım geldiğini önemle vurguladı.

ÇOK CİDDİ TASARRUF SÜREÇLERİ KAPIDA!

Prof. Dr. Zafer Tunca, değerlendirmelerinde, partilerin dolar bazında açıkladığı vaatlerin tümü, gelecek 13 yıl içinde dünyada ortaya çıkacak ekonomik gelişmelere bağlı olduğunu söyledi. Öyle ki ABD’deki enflasyon oranı dahi Türkiye’yi yakından ilgilendirecek.

Prof. Dr. Tunca’ya göre, bu belirsizlik taşıyan etkenlere rağmen, Türkiye’nin büyüme hızının(5,5 - 6) yeterli olacağını söyledi. Bu noktada en önemli kaynağın da iç tasarruflar olacağını anlattı.

Tunca, vaat edilen ekonomik hedeflere ulaşmanın ancak halkın kemer sıkmasıyla(vergiler vb.) mümkün olabileceğini düşündüğünü dile getirdi. Türk halkını, ülkece dünya sıralamasında devler liginde yer alabilmek için çok ciddi tasarruf süreçlerinin beklediğini düşündüğünü kaydetti.